28 Ocak 2011 Cuma

Hastalığa düşen kortizon'a sarılır...

         Bu hafta daha önce diktiğim bir gömleğimi paylaşacaktım ama çocuğu olanlar bilecektir ki anne olmak   planlı yaşamayı unutturuyor.Hayatınızın merkezine evlatlarınızı alıyorsunuz.Hele birde hasta oldular mı nefes almak dışında tüm  yaşamsal fonksiyonlarınızı erteliyorsunuz.Bu hafta nasıl geçti, ne zaman yemek yedim,gece kaç saat uyudum hatırlamıyorum.

      Biri 5 yaşında diğeri 8 aylık iki oğlum var.Büyük oğlumun bir yıldır sesi çıkmayan bronşiti vardı.Çok şükür attlattık diyordum ki kreşe başlamamızla geri döndü.Hemde ne dönüş.Doktorun verdiği şuruplar bitmeden yenisi geliyordu.Önce burun akıntısı,hapşuruk ardından nefes darlığı,öksürük krizleri ve devamında ishal.Bu süreçte hiç ara vermediğimiz buhar seansları.Tabi ufaklığın ihtiyaçları da eklenince hayatımı askıya aldım

Allah yaşlılarımıza da böyle nazar ettirsin.Dikkatli baktığınızda yaşlılar ile bebeklerin ihtiyaçlarının aynı olduğunu farkedersiniz.Neyse bu farklı bir konu.
  Oğlumun bundan önceki hastalıklarında  devlet hastanesine,özel hastaneye hatta üniversite hastanesine de gittik.Genellikle hastalığın şiddetli etkisi azaltılıp tedaviye evde devam ettik.Ama bu sefer öksürük krizleri çok arttı.Buhar da fayda etmedi.Buhar dediğim sıradan değil,bu sıkıntıyı çeken anneler bilir içine Ventolin nebules adlı ilaç konularak yapılan buhar.Her hastalandığında hastaneye yatmayalım diye eve buhar makinası almıştık.iyi ki de almışız.
            Bir tanıdığımın kızı da bronşitten dolayı sık sık hastaneye yatardı ve astım riski vardı.Allah'ın izni ve doktorun gayreti ile atlattılar.Gecen sene aynı doktor Kayseri'ye yeni açılan Acıbadem hastanesine geçmiş.Ozaman hastane özeldi ve bizim şikayetlerimiz bukadar artmamıştı.Yani gitmek bu hafta kısmet oldu.

       Aslında özel hastanelere karşı bir önyargım herzaman oldu.Paranın girdiği her yerde tedirgin oluyoruz maalesef.İstenen her tahlil gereklimi yoksa amaç paramı bilemiyoruz.Gerçi insan bir süre sonra hangi tahlil niye yapılır,hangi hastalığa hangi ilaç kullanılır öğreniyor.
           Bizde doktor tercihi ile Acıbadem hastanesine ilk girişimizi yaptık.Özel hastanelerdeki genel detaylara değinmeyeceğim.Etkilendiğim iki konu var
  .Birincisi doktorumuz Sayın Mustafa Göğebakan.Bizi dinledikten sonra oğlumu muayene etti."Hastalık çok ilerlemiş önce sıkıntıyı hafifletmeliyiz.Sonrada  nasıl korunuruz ona bakacağız. Bana iki ay süre vereceksiniz.Bu sürede birlikte hareket ederek hastalığa yakalanma oranımızı düşüreceğiz"dedi. Daha önce hiç bir doktorun uygulamadığı bir tedavi önerdi.
     Kortizon...
  Yan etkilerini. fazlalığını duyarım ama tam olarak ne olduğunu bilmiyorum.henüz internetten detaylı bir araştırma yapamadım ama dakka bir gol bir eczacımız"kortizon veren doktorlar pek tercih edilmez,faydası 1 ise zararı 10 dur" demiş.Başlıktan anlayacağınız gibi tedaviye başladık.Pazartesi günü kontrolden sonra sonuçları paylaşırım.Ama doktorun uzun süreli  takip  etmesi hoşuma gitti.

Hastane ile ilgili ikinci etkilendiğim konu mescid oldu.Gördüğüm tüm mescidlerden farklıydı.Daha doğrusu olması gerektiği gibiydi.Tüm detaylar düşünülmüş ve ihtiyaçları tam anlamıyla karşılayack şekilde tasarlanmış
 Kapılardaki mescid  sembolüne bakarmısınız.
A4 kağıdında "mescid" yazan kaç kapı açtım bugüne kadar.Kapıdan girince sağ tarafta küçük bir bölme var.Bakın ne için.

Abdest almanız için.ve tertemiz.iki tane de terlik koymuşlar.
Namaz kılınıcak yer duvardan duvara (başka bir mekandan artmamış yani) halıfleks kaplı.

veee ilk defa karşılaştığım bir detay


Kadınlar kendi aralarında cemaat olmazlar ama standart  mimari detay sanırım.Bu nezih ortamda namazımı kılıp keyifle ayrıldım hastaneden.Oğluma 5 iğne yazdı doktor.Ne rezillik çekiyoruz onları yaptırırken anlatamam.Sırada bekleyenler cani olduğumuzu düşünüyorlar.Öyle yalvarıyor ki oğlum.Heran biri çıkıp "ona yapmayın bana yapın "diyebilir.Ne rüşvetler veriyoruz.
 Birde ağızdan kortizon var.3 tane.
Gece 2 defa öksürük krizimiz oldu.hala yemek yemiyoruz.ben bu yazıyı yazarken O da buharını yapıyor.Ufaklık ancak yazımı yazacak kadar uyudu.Odadan sesi geliyor.Daha sağlıklı yazılarda görüşmek üzere...


25 Ocak 2011 Salı

Moda dünya yanınızda!





yukarıda görmüş olduğunuz çanta moda dünyanın 14 şubat sevgililer günü hediyesi.bende tekrar tekrar okudum.ama ciddi ciddi hediyeleri.hemde sevgilisi olmayanlara.zaten sevgilisi olan birine çıkarsa bir çantayı kıskanıp ayrılan ilk çift olurlar.ama bir bakın şuna yaa kıskanılmaz mı?

24 Ocak 2011 Pazartesi

Dua

bloglar arasında kendimi kaybetmiş bir şekilde dolandım durdum.eve kapandığım ve internetten uzak kaldığım zaman içerisinde  kadınlarımız nelerde yapmışlar.zihnimin gördüklerini,öğrendiklerini hazmetmesi biraz zaman alacak.tabii ardından da uygulamaya geçilecek İnşallah.
               yeni tanıyıp müptelası olduğum sevgili çatı katı ilay'ın başarısını burdan da tebrik etmek isterim.sıcak yuvasından,tebessüm ettiren diyaloglarını paylaşıyor yazılarında.insanın keyif aldığı bir işi yapması ve yaptığı iş nedeniyle takdir alması doyulmaz bir lezzettir.çalışma hayatının ardından evhanımlığına geçmiş biri olarak sınırları genişletmek taraftarıyım.ev hanımı,eş ve anne olarakta kalıplarımızı yenilemeliyiz.ama ne acı ki zor zamanlarınızda göz yaşlarınızı silenler başarılı anlarınızda sizi alkışlamak için yanınızda değildirler...bu sebeble ilkay'a destek olan tüm hanımlara teşekkür ediyorum.Bizi en iyi yine biz anlarız..
   LaL'ü Aşk'ın kendisine ulaşıp izin alamadığım için burda yayınlayamadığım fakat mutlaka okumanızı arzu ettiğim bir dua'ya yer vermek istiyorum.Şöyle başlıyor;

Rabbim,
bir insanı koy kalbime ama o insan seninde sevdiğin bir insan olsun.
Ve beni öyle bir insana sevdir ki, o insanın kalbinde sen olasın.
Ki ben o insanın kalbinde seni bulayım

.....devamı   http://www.facebook.com/pages/LaLu-Ask/169321989753421?v=wall#!/photo.php?fbid=186943487991271&set=a.185727184779568.43014.169321989753421


İnşallah bir dahaki post ta beyaz gömleğimi paylaşacağım.

21 Ocak 2011 Cuma

Kolay görünüyordu...

    Sayfa sayfa blogları okurken ne kadar da kolay görünüyordu.resimler çekeceksin,ilgili yazıyı yazacaksın.    saat gecenin 3'ü oldu.omuzlarımdaki üşümenin yerini ağrı aldı.ama azmettim ve bugün bir kaç resim yayınlayacağım.

   Dikiş dikmeye başladığım zaman yeni modeler ararken rastladığım maarifetli hanımlar sayesinde blog dünyası ile tanıştım.uzunca bir süre güzel bulduğum fikirleri,"nasıl yapılır" aşamalarını kaydettim bilgisayarıma.(tabii çok azını yaptım) şimdi de yaptıklarımı paylaşmak istiyorum.pek çok kadının farklı yerlerden söylediği "Bende varım,bende yapabilirim" nakaratlı şarkıya gönülden katılıyorum.
dikiş kursunu bitirir bitirmez diktiğim ilk eteklerimden birini paylaşmak istedim.kumaşı hafif yünlü.tam kış mevsimine göre.burda dergisinden çıkardım kalıbını.

ortada üçgen pile ve iki yanında içe doğru pile var

   giymeye üşendim,dolaba astım.benim  gibi zayıf olanlar için ideal model.böyle yazdığıma bakıp ta zayıflığımdan memnun olduğumu sanmayın.bu konudan ilerde bahsedeceğim.neyse eteğime dönelim.veeee eteğimin en sevdiğim detayı cepleri.
sabrınıza güveniyorsanız böyle bir cep görünümü elde edebilirsiniz.tabii sözüm benim gibi acemilere.yoksa dikiş ustaları böyle detayları gözleri kapalı yapıyordur.
ilk paylaşımımın ardından dinlenmek ve birilerinin eteğime bakıp yorum bırakacaklarını hayal etmek üzere uyumaya gidiyorum.

13 Ocak 2011 Perşembe

SESSİZLİĞE SELAM OLSUN...

     Bir blog açıp klavyeden hayatı paylaşmak :)  Kalabalık bir caddenin ortasında banka oturmuş kendi  kendime konuşuyorum sanki. Birileri duyabilir...dinleyebilir...hatta konuşabilir...                  
  Yada kimseler farketmeyebilir beni...
  En kötü ihtimal "Günümün güncesidir ,söz uçar yazı kalır" der  dikkat ederim kelamımla klavyenin raksına...
 Ama gönül HÜSNÜZAN besler...Sesime ses gelsin,selam verilsin,sohbet edilsin ister...
 Katıldım yalan dünyanın sanal alemine herkes hasbihale buyursun...
          Şimdilik sessizliğe selam olsun!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...